Umurça Parkı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Bodrum Kent Konseyi Başkanı Arif Yılmaz, Kentsel mekana, kentin tüm tarihi, doğal değerlerine, çevreye, ekolojik yaşama, kentin toplumsal yaşamına, tüm canlılarıyla birlikte kentli haklarına, adaletli bir kent yaşamının sürdürülmesine doğrudan ve/veya dolaylı olarak zarar veren, hakkın kullanımını engelleyen eylem ve uygulamaların kente karşı işlenen suçlar olarak tanımlandığını ve bundan sonra her ay kente karşı suç işleyenleri kamuoyu ile paylaşma kararı aldıklarını hatırlatarak, Çetili Burnu'ndaki Bo Viera projesi hakkında açıklamalar yaptı.

2014 yılında yapımına başlanan projede yaşanan sorunları ve süreci detaylı bir sunum halinde basın mensuplarına aktaran Yılmaz, bölgede denize yapılan dolgunun kaldırılması kararının alındığını ancak bu kararın teknik olarak uygulanmasının imkansız olduğunu ifade etti. Yılmaz, dolgu kaldırılsa bile Çetili Burnu’nun eski haline dönmeyeceğini ve daha büyük zararlar ortaya çıkacağını belirterek şöyle konuştu;

“Öyle bir dolgu yapılmış ki bilirkişi kaldırılmasının bile tahribata neden olacağını söylüyor. Kaldırılması bile mümkün değil. Yapanın yanına kar kalmasını istemiyorsanız ve bunun caydırıcı olmasını istiyorsanız deniz doldurularak kazanılan alanı ona yar etmezsiniz, halkınıza açarsınız. Yolu indirirsiniz, halka açık plaj haline getirirsiniz. Bir daha o tarz su işleyecek olan varsa ödül gibi bundan yararlanacağını düşünemez. Bunu yapmadığınız, kullandırdığınız, reklamlarında yararlandırdığınız müddetçe Bodrum’daki talan işgal hiçbir şekilde bitmez. Kıyıya iniş yolunu açarsın, halkın yararlanacağı bir yer haline getirirsin.”

Bodrum’a göç eden insanların amacının denize ulaşmak olduğunu söyleyen Yılmaz, “Bodrum’a her sene çok sayıda insan göç ediyor. Bu insanların amacı, denize ulaşmak. Alana ihtiyacımız var. o yüzden ne şekilde kazanılırsa kazanılsın bu alanların hepsi halkın ve Bodrum’a gelen misafirlerin ortak şekilde yararlanacağı bir alana dönüşmeli. Yapılırsa bu tarz suçların işlenmesi önlenir.” şeklinde konuştu. 

Yılmaz açıklamasını "Yasalara rağmen işgal, caydırıcı olmayan cezalar, suçu işleyene ödül gibi kullanım kolaylığı caydırıcı değil teşvik edicidir. Bu talana göz yumanlar en az işgalciler kadar sorumludur." ifadeleriyle tamamladı.